Yargıtay’dan mahkum işçilere güzel haber
Yargıtay'dan mahkum işçilere güzel haber
https://www.isghaber.com.tr/haber/11160362/yargitaydan-mahkum-iscilere-guzel-haber
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işçinin karıştığı suçtan dolayı
tutuklanması ya da hükmün infazı için cezaevine girmesi halinde kıdem
tazminatı alabileceğine hükmetti.
İSG HABER AJANSI
Taşeron firma bünyesinde bir kamu kurumunda çalışan işçi, karıştığı
(hırsızlık) suçundan dolayı hapis cezası aldı. Cezaevine gönderilen
işçi, işten çıkarıldı. İhbar ve kıdem tazminatını talep eden işçi, İş
Mahkemesi'nin kapısını çaldı. Davacı işçi; iş sözleşmesinin kesinleşen
ceza sebebiyle feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı
alacaklarının davalıdan tahsilini talep etti. Davalı şirket sahibi ise
iş sözleşmesinin davacının hırsızlık sebebiyle mahkum olması ve
cezaevine girmesi sebebiyle kıdem tazminatı ödenmeksizin
feshedildiğini dile getirdi.
Toplu İş Sözleşmesinin 56/6 maddesinde yüz kızartıcı suçlardan hüküm
giyenlerin iş sözleşmelerinin feshedileceğinin belirtildiğini
savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, davanın
reddine hükmetti. Karara karşı, davacı taraf istinaf kanun yoluna
başvurdu. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazın reddine hükmetti. Davacı
mahkum işçi bu kez kararı temyiz etti. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi emsal
nitelikte bir karara imza attı.
Kararda; işçinin sadece iş sözleşmesinin işveren tarafından 4857
sayılı İş Kanunu'nun ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin
düzenlendiği 25/II maddesinde belirtilen sebeplerle feshedilmesi
halinde kıdem tazminatına hak kazanamayacağı vurgulandı. İşverenin
4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/I, 25/III ve 25/IV maddesindeki sebeplere
dayalı olarak iş sözleşmesini sonlandırması halinde haklı bir sebep
olsa bile kıdem tazminatı ödemesi gerektiği belirtildi. Yargıtay
kararında şöyle denildi:
"Belirtmek gerekir ki; işyeri dışında ve işyeri ile ilgisiz bir suçtan
dolayı kesinleşen hükmün infazı çerçevesinde cezaevine girilmesi hali,
İş Kanunu 25/IV çerçevesinde değildir. Mahkumiyet hali işçiden
kaynaklanmakta olup bir haftayı aştığı takdirde işçiyi çalışmaktan
alıkoyan zorlayıcı neden vardır. Zira, işyeri dışında işyeri ile
ilgisiz suçun infazı için işe devamsızlık söz konusu olup devamsızlık
iradi değildir. İşçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25/III
bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da
ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Derhal fesih hakkı
vardır. Ancak, az yukarıda açıklandığı üzere mülga 1475 sayılı Yasanın
14 üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi gerekir. Somut
uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesinin işyeri dışında işlediği
suçlar sebebiyle hüküm giymesi sebebiyle sonlandırıldığı, işçinin
cezaevine giriş tarihi 16.08.2015 olup toplam mahkumiyet süresinin 6
yıl 4 ay olduğu ortadadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/III maddesi
uyarınca işçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan
alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıktığının kabulü gerektiği, bu
durumda işverenin derhal fesih hakkının olduğu ancak kıdem
tazminatının ödenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Fesih sebebi ile
bağlılık ilkesi de gözetilerek değerlendirme yapıldığında, fesih
konusu yapılan eylemin doğruluk ve bağlılığa aykırılık ya da sadakat
borcunun ihlali çerçevesinde ele alınması mümkün değildir. Açıklanan
sebeplerle, 26.10.1989-16.08.2015 tarihleri arasında davalıya ait
işyerinde geçen çalışması sebebiyle kıdem tazminatı ödenmesi
gerekirken bu hususun gözetilmemesi kanunun açık hükmüne aykırı
olduğundan kıdem tazminatının hüküm altına alınması için hükmün
bozulması gerekmiştir."İSG Haber Telegram grubumuza katılmak için
tıklayınız
https://www.isghaber.com.tr/haber/11160362/yargitaydan-mahkum-iscilere-guzel-haber
Yargıtay 9. Hukuk Dairesi, işçinin karıştığı suçtan dolayı
tutuklanması ya da hükmün infazı için cezaevine girmesi halinde kıdem
tazminatı alabileceğine hükmetti.
İSG HABER AJANSI
Taşeron firma bünyesinde bir kamu kurumunda çalışan işçi, karıştığı
(hırsızlık) suçundan dolayı hapis cezası aldı. Cezaevine gönderilen
işçi, işten çıkarıldı. İhbar ve kıdem tazminatını talep eden işçi, İş
Mahkemesi'nin kapısını çaldı. Davacı işçi; iş sözleşmesinin kesinleşen
ceza sebebiyle feshedildiğini ileri sürerek kıdem ve ihbar tazminatı
alacaklarının davalıdan tahsilini talep etti. Davalı şirket sahibi ise
iş sözleşmesinin davacının hırsızlık sebebiyle mahkum olması ve
cezaevine girmesi sebebiyle kıdem tazminatı ödenmeksizin
feshedildiğini dile getirdi.
Toplu İş Sözleşmesinin 56/6 maddesinde yüz kızartıcı suçlardan hüküm
giyenlerin iş sözleşmelerinin feshedileceğinin belirtildiğini
savunarak davanın reddine karar verilmesini istedi. Mahkeme, davanın
reddine hükmetti. Karara karşı, davacı taraf istinaf kanun yoluna
başvurdu. Bölge Adliye Mahkemesi, itirazın reddine hükmetti. Davacı
mahkum işçi bu kez kararı temyiz etti. Yargıtay 9. Hukuk Dairesi emsal
nitelikte bir karara imza attı.
Kararda; işçinin sadece iş sözleşmesinin işveren tarafından 4857
sayılı İş Kanunu'nun ahlak ve iyi niyet kurallarına uymayan hallerin
düzenlendiği 25/II maddesinde belirtilen sebeplerle feshedilmesi
halinde kıdem tazminatına hak kazanamayacağı vurgulandı. İşverenin
4857 sayılı İş Kanunu'nun 25/I, 25/III ve 25/IV maddesindeki sebeplere
dayalı olarak iş sözleşmesini sonlandırması halinde haklı bir sebep
olsa bile kıdem tazminatı ödemesi gerektiği belirtildi. Yargıtay
kararında şöyle denildi:
"Belirtmek gerekir ki; işyeri dışında ve işyeri ile ilgisiz bir suçtan
dolayı kesinleşen hükmün infazı çerçevesinde cezaevine girilmesi hali,
İş Kanunu 25/IV çerçevesinde değildir. Mahkumiyet hali işçiden
kaynaklanmakta olup bir haftayı aştığı takdirde işçiyi çalışmaktan
alıkoyan zorlayıcı neden vardır. Zira, işyeri dışında işyeri ile
ilgisiz suçun infazı için işe devamsızlık söz konusu olup devamsızlık
iradi değildir. İşçinin iş sözleşmesinin zorlayıcı nedenlerle 25/III
bendi uyarınca feshi halinde, işverenin bildirim şartına uyma ya da
ihbar tazminatı yükümlülükleri bulunmamaktadır. Derhal fesih hakkı
vardır. Ancak, az yukarıda açıklandığı üzere mülga 1475 sayılı Yasanın
14 üncü maddesi uyarınca kıdem tazminatının ödenmesi gerekir. Somut
uyuşmazlıkta, davacının iş sözleşmesinin işyeri dışında işlediği
suçlar sebebiyle hüküm giymesi sebebiyle sonlandırıldığı, işçinin
cezaevine giriş tarihi 16.08.2015 olup toplam mahkumiyet süresinin 6
yıl 4 ay olduğu ortadadır. 4857 sayılı İş Kanunu'nun 24/III maddesi
uyarınca işçiyi işyerinde bir haftadan fazla süre ile çalışmaktan
alıkoyan zorlayıcı bir sebebin ortaya çıktığının kabulü gerektiği, bu
durumda işverenin derhal fesih hakkının olduğu ancak kıdem
tazminatının ödenmesi gerektiği anlaşılmıştır. Fesih sebebi ile
bağlılık ilkesi de gözetilerek değerlendirme yapıldığında, fesih
konusu yapılan eylemin doğruluk ve bağlılığa aykırılık ya da sadakat
borcunun ihlali çerçevesinde ele alınması mümkün değildir. Açıklanan
sebeplerle, 26.10.1989-16.08.2015 tarihleri arasında davalıya ait
işyerinde geçen çalışması sebebiyle kıdem tazminatı ödenmesi
gerekirken bu hususun gözetilmemesi kanunun açık hükmüne aykırı
olduğundan kıdem tazminatının hüküm altına alınması için hükmün
bozulması gerekmiştir."İSG Haber Telegram grubumuza katılmak için
tıklayınız
Yorumlar
Yorum Gönder