Asgari ücret ve tüm ücretler artırılsın!

Asgari ücret ve tüm ücretler artırılsın!

https://www.isghaber.com.tr/haber/11101523/asgari-ucret-ve-tum-ucretler-artirilsin

13 Haziran 2022 Pazartesi günü saat 12:00'de, DİSK Genel Başkanı Arzu
Çerkezoğlu ve DİSK Yönetim Kurulu'nun katılımıyla, İstanbul
Tophane'deki İl Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde bir basın
açıklaması gerçekleşti.

İSG HABER AJANSI

İstanbul Tophane'deki İl Çalışma ve İş Kurumu İl Müdürlüğü önünde
Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) DİSK Genel
Başkanı Arzu Çerkezoğlu yaptığı basın açıklamasında şu ifadeleri
kullandı:

Bundan tam 6 ay önce TÜİK enflasyonu yüzde 21 olarak ilan etmişken,
yeni bir döviz krizi başlarken "Geçinmek İstiyoruz" sloganıyla başta
İstanbul Kartal olmak üzere Türkiye'nin dört bir yanında meydanlara
çıkmış, işyerlerinden sokaklara bulunduğumuz her yerde taleplerimizi
yükseltmiştik.O günlerde AKP'li Cumhurbaşkanı ve Hazine ve Maliye
Bakanı geçinemeyen milyonlara vaatlerde bulunmuş, 6 ay içerisinde bu
zorlukların aşılacağını söylemişti. Aradan tam 6 ay geçti. Enflasyon
resmi olarak yüzde 73'e tırmandı. Gıda enflasyonu yüzde 90'ı aştı. Dar
gelirlinin, asgari ücretlinin gıda enflasyonu yüzde 130'a yaklaştı.
Dolar 17 lirayı aştı.Tam da Maliye Bakanının dediği gibi dar
gelirliler ve ücretiyle geçinenler, yanı bu ülkenin en az dörtte üçü
ağır biçimde yoksullaştı. Ve tam da kendisinin de kabul ettiği gibi,
bir avuç zengin, bir avuç sermayedar kasasını doldurdu. Gerçekten de
Maliye Bakanı'nın söylediği gibi sermayedarlar, patronlar çeşitli
teşvikler, ucuz krediler ve kolaylıklarla kârlarına kâr kattı. Kur
Korumalı Mevduat hesabı adı verilen bir sistemle bankaların adı
konulmamış yüksek faiz borçlarını devlet üstlendi, yani vatandaş
üstlendi, işçi üstlendi. Zenginler paradan para kazandı, bankalar kar
rekorları kırdı, biz daha da yoksullaştık.Değerli basın emekçileri,
sevgili mücadele arkadaşlarım.Bunların hiçbiri tesadüf, ya da iş
bilmezlik değil... Bilerek ve isteyerek yapıyorlar. Tam 6 ay önce
bizler "geçinmek istiyoruz" diyerek taleplerimizi yükseltirken,
iktidarın gayet bilinçli bir politika izlediğini söylemiştik. Türk
lirasını değersizleştirerek emeğimizi ucuzlattıklarını, ücretlerimizi
bilerek ve isteyerek baskı altına aldıklarını savunmuştuk. Fakirden
alıp zengine veren bir sistem kurduklarını söylemiştik. Emeği
ucuzlatmak, halkı yoksullaştırmak, bir avuç ayrıcalıklıyı ise zengin
etmek üzerine kurulu bu ekonomik modelin felaket getireceğini ifade
etmiştik. Ve bizim emeğimizi uluslararası pazarlarda haraç mezat
satılığa çıkarmaya kalkışanlara "Bu ülke, bu halk, Türkiye işçi sınıfı
satılık değil" demiştik.Onlar ise 6 ay sonra bolluk ve refah
günlerinin başlayacağını iddia etmişti. Kim doğru söyledi kim halkı
kandırdı tarih kısa sürede gösterdi: Küçük bir kesim dışında bugün bu
topraklarda adeta bir yaşama savaşı veren herkes o 6 ay öncesini bile
mumla arıyor.Konfederasyonumuz araştırma merkezi DİSK-AR'ın bugün
açıkladığı rapordaki verilerle konuşalım:Enflasyon her ay tırmanırken
işçiler, memurlar ve emekliler ise 6 ayda veya yılda bir zam alıyor.
Böylece emek gelirleri enflasyonun altında kalıyor,
yoksullaşıyoruz.2021 Aralık ayında 4.253 TL olarak belirlenen net
asgari ücret sadece Mayıs ayında 1516 TL eridi. Enflasyon nedeniyle
yılın ilk 5 ayında 5 bin liramız cebimizden uçtu gitti! Gerçek
enflasyon oranına göre değil, TÜİK verileriyle 5 bin liramız
buharlaştı. Hani "asgari ücreti enflasyona ezdirmedik" diyorlar ya. Bu
da yalan! TÜİK verileriyle Ocak 2018'den beri asgari ücret enflasyon
karşısında eriyor.Hani çok övünüyorlar ya "Türkiye büyüyor" diye.
Bizler ürettik, bizler çalıştık ama o büyümeden pay alamadık. Sonuç
yine devletin resmi rakamlarında: Milli gelir içinde emeğin payı son
iki yılda yüzde 39'dan yüzde 31'e düştü. Sermayenin payı ise yüzde
42'den yüzde 48'e çıktı. Tam da Bakan beyin ifade ettiği gibi: Dar
gelirliler kaybetti, ücretliler kaybetti, on milyonlarca insanımız
kaybetti, bir avuç sermayedar kazandı!Değerli arkadaşlar,Bu işin
şakası yok! Türkiye toplumu artık sadece yoksullukla değil, açlıkla
mücadele eden bir toplumdur. Sorunun çözümü istatistiklerle mücadele
değildir. TÜİK'in enflasyonu hesaplamada kullandığı 20 yıllık verileri
gizleyerek yapılmak isteneni biliyoruz. Hiç kimsenin inanmadığı bir
enflasyon rakamı açıklayarak bizleri, işçileri, kamu emekçilerini,
emeklileri daha düşük ücretlere mahkûm etmek istiyorlar. Emeğimizi
daha da ucuzlatmak istiyorlar. Bunun adı hata değildir, bu teknik bir
sorun değildir, bu milyonların ekmeğine, sofrasındaki son lokmalara el
uzatmaktır. Bunun adı hırsızlıktır! Fakirden çalıp, zengine vermektir.
Bizler fakirden alıp zengine veren bu düzene karşı da hakikat
mücadelesini yükseltmeye devam edeceğiz. Bu yıkımın karşısında derhal
ilk olarak başta asgari ücret olmak üzere tüm ücretler artırılmalıdır.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nun derhal toplanarak yeni asgari ücret
belirlemesinin önünde hiçbir mevzuat engeli yoktur. Bir engel varsa, o
da politik tercihlerdir. Derhal, acilen asgari ücret tespit komisyonu
toplanmalı ve asgari ücreti artırmalıdır.Asgari ücret yüksek enflasyon
dönemlerinde yılda dört kez belirlenmelidir.Yoksulluğu ve
adaletsizliği büyüten bir ekonomik büyümenin bu ülkeye, bu halka,
Türkiye işçi sınıfına bir faydası yoktur.Bu yüzden asgari ücret
tespitinde sadece enflasyon değil büyüme oranı ve yoksulluk sınırı da
esas alınmalıdır.Asgari ücret üzerindeki sigorta pirim yükü
azaltılmalı, işverenlere verilen SGK prim desteği işçiler için de
sağlanmalıdır.Asgari ücrete paralel olarak diğer tüm ücretler ve
emekli aylıkları da arttırılmalıdır.En düşük emekli aylığı asgari
ücret düzeyine çekilmeli, EYT'lilerin emeklilik hakları
verilmelidir.Artık açlığa karşı bir mücadeleye dönüşen hayat
pahalılığı karşısında milyonlarca işçiyi, emekçiyi, emekliyi, dar
gelirliyi korumanın en acil yolu gelirleri artırmaktır. Ancak yetmez.
Acilen alınması gereken diğer tedbirler şunlardır:Elektrik, su,
doğalgaz ve internet faturalarına yapılan zamlar geri alınmalı, temel
tüketim mal ve hizmetleri vergi ve kesintiden muaf tutulmalıdır. Tüm
fiyatları doğrudan etkileyen akaryakıt üzerindeki vergi yükü
düşürülmelidir.Enflasyon karşısında eriyen ücretler üzerindeki vergi
yükü azaltılmalı, kâr ve faiz gelirlerinin vergilendirildiği, çok
kazananın çok vergi verdiği adil bir vergi politikası
benimsenmelidir.Yoksulluğu yenmek için güvenceli istihdam şarttır!
Bugün başta belediyeler olmak üzere birçok iş kolunda çeşitli isimler
altında devam eden tüm güvencesiz istihdam biçimlerine son
verilmelidir. Kadrolu, güvenceli bir iş herkesin hakkıdır, belediye
şirket işçilerine kadro verilmelidir.İşçi sınıfının yaşadığı gelir
kaybını telafi etmesinin en önemli yolu, sendika ve grev hakkıdır. Bu
hakların kullanımın önündeki tüm yasal ve fiili engelleri
kaldırılmalıdır.

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

ILO ve ASO ortaklığında İŞMEP projesi başlatıldı

Salgının 2'nci yılında İSG politikaları değerlendirmesi açıklandı

Gemi söküm işçileri ölümle burun buruna çalışıyor